Hacı Fâik Bey ( ? -1890)
Hacı Faik Bey de ağabeyi Salim Bey gibi bilinmeyen bir tarihte Üsküdar’da doğdu. Oğlu Said Yurtseven bile babası hakkında bilgi vermemiştir. Öğrenim derecesini ve nerelerde okuduğunu bilmiyoruz. Küçük yaşında Enderun’a alınarak musikiyi Dellal-zade İsmail Efendi’den öğrendi. Enderuni Ali Bey ve Hacı Arif Bey’in yakın arkadaşıydı. Saraydan ayrıldıktan sonra Aksaray’daki “Kız Sanayi Mektebi” ile Haseki Hastanesi müdürlüklerinde bulundu. Bu sıralarda hacca gitti. Takriben altmış yaşlarında zatürre (Pnömoni) hastalığından öldü ve Karacahmed mezarlığına defnedildi. Hoşsada’da Hafız Osman Efendi’den naklen verilen bilgiye göre orta boylu ve zayıf yapılı bir kimseymiş. Ölüm tarihi hakkında bilgi veren bütün kaynaklarda çok değişiktir, genellikle 1890 tarihi kabul ediliyor.
Hacı Faik Bey XIX. Yüzyılın en dikkate değer ve “bu dönemin kudretli, başarılı bestekarlarından biridir. Musikimizin dini, dindışı kısımlarında ayinden ilahiye, kar’dan şarkıya birçok eser bestelemiştir. Klasik musiki yolundaki çalışmalarının yanı sıra, geçen yüzyılın ikinci yarısından sonra gittikçe revaç bulan ve önem kazanan şarkı yolundaki çalışmalarını bir hizaya bir hizaya getirmeyi başarmış ve bunu sağlamış bir bestekarımızdır.”
Hakkında bilgi veren bazı eserlerde, Hacı Arif Bey’in etkisinde kalmış bir sanatkar olarak gösterilmesi kişisel bir görüştür. Bu görüşün tersine Hacı Faik Bey eserlerinin her türüne kendi damgasını vurmuş olan bir sanatkardır. O da aynı yıllarda, aynı dönemde ve aynı sanat anlayışı içinde, aynı yollarda yetişmiş olan bir kimsedir.
İyi bir neyzen ve griftzen olmasına rağmen, daha çok usta bir hanende olarak tanındı. Salim Bey gibi saz eseri değil söz eserleri besteledi. Saadeddin Nuzhet Ergun, dini eserlerinde az çok şarkı tavrının bulunduğunu ileri sürüyor.Sadilik ve Mevlevilik tarikatlarına mensuptu. Yegah ve dügah makamlarında iki Mevlevi ayini bestelemiş, sadece bir bölümü bilinen yegah ayini unutulmuş, dügah ayini ise zamanında birkaç kez Üsküdar Mevlevihenesi’nde okunmuş ve sonradan notaya alınmıştır. Nota bilmediği sanılan Hacı Faik Bey beş yüzden çok eser bestelemiş, bunlardan yüz elli kadarı günümüze gelebilmiştir. Büyük form eser bestekarlığının son ustasıdır.
Şiirle uğraşmış, eserlerinin çoğunun sözlerini kendisi yazmıştır. Şiirle kullandığı Türkçe o zamanki anlayışa göre daha sadedir. Daha çok halk zevk ve sanat anlayışına yakın bir dil vardır. Şiirlerinde “Faik” mahlasını kullanan sanatkarın bir şiirini sunuyoruz;
Gelin kızlar anamıza soralım
Bahçemize salıncağı kuralım
Karşılıklı binip kolan vuralım
Salıncaktır genç kızların oyunu
Kolan vurdukça seyredin oyunu
Bir güzel kız salıncakta sallanır
Kolan vurdukça göklere yollanır
Şiddetinden yaprakları sallanır
Yanağında gül açmış sanırsın
Üstüne güller saçılmış sanırsın
Bütün bunların dışında Hacı Faik Bey musikimize büyük hizmette bulunarak çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Bunların en belli başlı olanları şunlardır: Hamami-zade Osman Efendi, Hacı Kirami Efendi, Hafız Ahmed Nazif Efendi, Said Özok, Sultan Mehmed Vahdeddin, mersiyehan Hacı Süleyman Tevfik Efendi.
Türk Musikisi repertuarında bulunan eserleri iki Mevlevi ayini, tevşih, şugl ve ilahiler, iki kar, on beste, yürük ve aksak semailer, seksen altı şarkıdan ibarettir.
Dr.M.Nazmi Özalp-Türk Musikisi Tarihi kitabından alınmıştır.
Acem-Efendimsin cihanda itibarım varsa senindir
Acemaşiran İlâhi-Ey dil bu yeter
Acemaşiran İlâhi-Lem’a-i nûr-i velâyet
Bestenigâr-Canım benim lûtfunla rindane eden sensin
Bestenigâr-Dağlarda benim şevk ile avazelerim var
Bestenigâr-Garip dağlarda kaldım ben
Bestenigâr-Ruhleri gül saçları sünbül
Bestenigâr-Söylenirdim ben sana zalim felek
Bestenigâr-Yâr ağlamadan didelerim kâne boyandı
Dügâh-Bir mehveşe bağlandı gönül
Dügâh-Figânın aksi doldurdu cihanı
Dügâh-Görmüş mü mislin aya zamane
Dügâh-Sevdi gönül bir melek peyker peri
Dügâh-Sünbül-i zülfün döküp gerdanına
Evcara-Aldı aklım gülşen-i bâd-ı hazan
Evcara-Gel gör ki nihan hane-i dilde neler oldu
Ferahnak-Netice vermedin cana cefaya
Gerdaniye-Aşıkın gamzenle pek yandı
Gerdaniye-Beni ser-mest eden çeşmin ile ebrûların cânâ
Gerdaniye-Bülbül gibi her şam-ü seher hâlelerim var
Gerdaniye-Ey keman ebrû şehidi
Gerdaniye-Firakın sinemi dağlar
Gerdaniye-Gelince vâd-ı visâle bahâneler söyler
Gerdaniye-Sevdiğim’çün seni ey serv-i semen
Gülizar-Mecnun gibi ben dağlar gezerken
Hicaz-Aşıklarının haline ey mah acımaz mısın
Hicaz-Ateş-i sûzan-ı firkat yaktı cism ü cânımı
Hicaz-Benim halim firakınla yamandır
Hicaz-Eltâfun eğer etmez ise zerrece erzân
Hicaz-Gönlümü mir’ât-ı hüsnün seyri hayran eyledi
Hicaz İlâhi-Bâğ-ı cemâle çün erem
Hicaz-Söylemem râz-ı derûnum sırr-ı müphemdir gönül
Hicaz-Müptelâ-yı derd-i hicrândır gönül
Hicaz-Pek sevdi gönül bir gül-i nevreste
Hicazkâr-Sâkiya sun bâde-i lâ-lin bana
Hicazkâr-Var uzak ol çeşm-i giryânımdan
Hüseyni-Ağlama ey aşık-ı mihnetzede
Hüseyniaşiran-Sâkıya eyledi mıtrıb
Hüzzam-Bir nevcivanın hüsnü cemâli
Hüzzam-Bugün ey meh senin ile gidelim
Hüzzam İlâhi-Ey dertlilerin derdine derman eden Allah
Hüzzam İlâhi-Hüda nâmıyla başla
Hüzzam İlâhi-Menbâi ilmi hüdâsın
Hüzzam İlâhi-Merhaba ey fahri alem
Hüzzam-Olsa âlem reşk-i gülzâr-ı irem
Karcığar-Güzelsin sevdiğim bir nev civansın
Küçek-Ben değil meftûn-ı hüsnün mübtelâ âlem sana
Küçek-Gel ey sabâ yine ol gülizârdan ne haber
Küçek-Ol yusuf-i sanki güzeller güzelidir
Kürdi-Güzelsin bi bedelsin nâz-ı perversin dilârasın
Kürdilihicazkâr-Aksaray’dan kol geliyor
Kürdilihicazkâr-Benim hâlim yamandır
Mahur-Doğmamıştır âleme vechi misâl-i âf-tâb
Mahur İlâhi-Şâh-ı iklim-i risalettir Muhammed Mustafa
Muhayyer-Baktığım oldu günâhım dikkât ile kaşına
Muhayyer-Gönül aşk ateşi yelpazelendi
Muhayyer-Mest etti beni şimdicek ol naz-ü edâlar
Muhayyer-Sen serv-i nâzın ruhsâr-ı âli
Muhayyersünbüle-Elinden çektiğim sâki bezmin
Muhayyersünbüle-Kaydetme dökülsün rûhi huy gerdeye
Muhayyersünbüle-Peymane-i ser-şâr ile cânâne bizimdir
Muhayyersünbüle-Sanâ bu cân u dil verdim ey şeh-i valâ
Nihavend-Buna hiç şüphe yok ey gül-i nihâlim
Nihavend-Gelin kızlar annenize soralım
Nihavend-Nâ murâdım taliim âvaredir
Nihavend-Ne hâl oldu bana şimdi
Nihavend-Sengi sitemle gönlüm şikeste
Nihavend-Sevdi gönlüm ey melek
Nihavend-Yâr visâli yâre gönül
Rast-Bihuzûrum âhı zârından felek
Rast-Bir dâme düşürdü ki beni baht-ı siyâhım
Rast-Jaleler açsın nesim gülzâre dönsün
Rast-Levm eder ta hasredek gönlüm
Rast-Nihansın dideden ey mest-i nâzım
Saba-Lebin derdiyle al kâne boyandım
Saba-Uyanmaz ol güzel hayli zamandır
Segah-Cezbetti gönlüm bir serv-kâmet
Segah-Küçüksün gerçi nevreste fidansın
Segah-Zenciri aşkın dilbestesiyim
Şehnaz İlâhi-Şad eder gamgin dili
Şehnaz İlâhi-Yüzün mirât-ı zât-ı kibriyâdır
Şerefnuma-Şehinşah-ı cihan âmâde-i ihsanınım
Şevkefza İlâhi-Ey dil bu yeter iki cihanda sana iz’ân
Şevkefza İlâhi-Lâ mevcûde illâ hu
Suzinak-Bir baht olarak devri sebabi
Suzinak-Kuzucuğum ne kaçarsın benden
Suzinak-Pek merak oldu bana ey sim-ten
Tahirbuselik-Açıldı bağçe-i rengi bûda yâr bahar
Tahirbuselik-Devr-i lâlindi baş eğmem bâd-i gülfâma
Tahirbuselik-Düştüm düşeli mihnet-i dünyaya
Tahirbuselik-Yektâ-güherin meclis-i rindan sedefimdir
Tarzıcedid-Çemende sünbülü zülfü nigâre benzettim
Uşşak İlâhi-Nefse uyup râh-i Hak’dan
Uşşak İlâhi-Sivadan kalbini pak et
Yegah-Feryadımın âlemde benim hiç eseri yok
Zavil-Ayrılık düştü dil-i nalânıma
Zavil-Şem-i hüsn ü ânına ey mehlikâ
Henüz yorum yapılmamış.