Esendere Kültür ve Sanat Derneği

Ahmed Mükerrem Akıncı (1885-1940)

29.06.2017
3.178
Ahmed Mükerrem Akıncı (1885-1940)

Hâfız Ahmed Mükerrem Bey 1885 yılında İstanbul’da , Fatih semtinin Kâtip Musluhiddin Mahallesi’nde doğdu. Babası, Davutpaşa Kışlası Câmii hatibi Muhiddin Efendi, Ahmed Mükerrem Bey daha doğmadan önce öldüğü için, dedesi Ârif Efendi ile üvey babası hattat Küçük İzzet Efendi tarafından büyütüldü. On iki yaşında dedesinden hıfza başladı; Nümûne-i Terakki İlkokulu’ndan sonra Fatih Askeri Rüştiyesi’ni bitirdi. Büyük babasının ölümü üzerine yarım kalan hıfzını annesi Zehra Hanım’ın yardımı ile tamamladı. Medrese öğrenimini tamamlayarak “Menşe-i Küttab” dan diploma aldı. İlk resmi görevi “Harbiye Nezareti Levâzım Dâiresi”ndeki memuriyetidir. Bu sıralarda aynı zamanda babası gibi câmiin hatipliğini yapıyordu. 1909 yılında memuriyetten istifa ederek ticaret hayatına atıldı. Spora merak etmiş, çeşitli güreşlere katılmış, ünlü bir pehlivan olarak tanınmıştı. Gönüllü olarak Balkan Savaşı’na katıldı; askerlik görevini I.Dünya Savaşı yıllarında tamamladı. Fatih’te Dülgerzâde Câmii’nde bir süre imamlık yaptı. 16 Şubat 1940 tarihinde öldü ve Edirnekapısı mezarlığında toprağa verildi.

Sesinin güzelliği daha çocukluğunda ailesinin ve çevresinin dikkatini çekmiş, mûsikiye karşı hevesi fark edilmişti. Önceleri bağlama çalmayı denedikten sonra uda başladı. Bostancı’da oturduğu yıllarda komşusu olan Enderunlu Kanuni Mehmed Bey’den kanun ve mûsiki dersleri almışsa da belli başlı bir mûsiki hocası yoktur. Keman ve rebab gibi sazları çalmayı da denemiştir.

Yaşadığı dönemin popüler bir kişisi olduğu halde mûsikişinaslığı yönünden pek tanınmamıştır. Bestekârlığa geç başladı; ilk eseri nihavend makamından bir şarkıdır. Daha çok söz eseri olarak altmış kadar eseri biliniyor. Bunlardan on kadarı saz eseridir. Pek çoğu da yayınlanmadığı için unutulmuştur. Oğlu Yekta Akıncı’nın dediğine göre, “Büyük ustaların eserlerinin yanında benimkiler yayınlanmaz” dermiş.

Ölünceye kadar Fatih’te oturdu; haftada iki kez evinde mûsiki taplantıları yapar, isteyene ders verirdi. Mûsiki meclislerinde saz çalmaz, sesi ile katılırdı. “Kitâbet” sanatını iyi bilir, güzel konuşur, bu sohbetlerde mûsikimizde çoksesliliğe gitmenin gereğinden söz edermiş.

Dr.M.Nazmi Özalp-Türk Musikisi Tarihi kitabından alınmıştır.

 

Mustear Saz Semaisi

Karcigar Saz Semaisi

Besteisfahan Bir Kirciceginde Daha Inceydi Hayalin

Acemasiran Neseyab Ol Neselensin Bezmimiz

Karcigar Ey Sira Sira Dizilen Serviler

Suzinak Zulfi Siyehe Bagladigim Kalbimi Dinle

Hicaz Incitme Yaziktir Bana Ey Nazli Civanim

Hicaz Gece Gunduz Meclisi Meyde Gezip

Hicaz Saz Semaisi

Nihavend Mestane Nigahin Beni Mest Eyledi

Karcigar Bak Gonlume Acan Bir Gule Dondu

Sedaraban Hicran Yine Gurbette Benim Kalbime Doldu

Acemasiran Sirto

Nihavend Etsemde Ne Var Ruyi Dildaraya Perestis

Bayatiaraban Duymadik Hic Bir Sebebden Naleyi Bir Gam Gibi

Suzidil Sirto

Hicazkar Usandirdi Felek Candan

Suzidil Elden Gidiyor Hastei Hicranin Aman Gel

Suzidil Istemem Her Gordugum Dildari Etmem Intihab

Kurdilihicazkar Feryatlarima Set Cekemez En Yuce Daglar

Acemasiran Nevbaharin Kizi Sandim Seni Ey Nazli Guzel

Suzinak Sirto

Acemasiran Optukce Siyah Saclarini Gogsum Yaniyordu

Kurdilihicazkar Senin Askin Guzel Cana Beladir

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.