Suphi Ziya Özbekkan (1887-1966)
Suphi Ziya Özbekkan 1887 yılında İstanbul’da Türbe semtinde doğdu. Babası devlet adamı ve ünlü mûsıkîşinaslarımızdan Ziya Paşa, annesi Samipaşa-zâde Suphi Paşa’nın kızı Ayşe Behiye Hanım’dır. Hamdullah Suphi Tanrı Över sanatkârın dayısıdır. Altı yaşına kadar özel öğretmenlerden ders alarak eğitildi.Bir Fransız mürebbiyeden önce Fransızca öğrendi. Annesinden elde ettiği Farsça bilgisini, Vecihe Daryal’ın babası Abdülmecid Daryal’dan aldığı derslerle ilerletti.Ders gördüğü öğretmenler o zamanın isim yapmış okullarının, özellikle Galatasaray Sultanisi’nin en tanınmış öğretmenleriydi.
İlk memuriyeti, İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi iken 1903 yılında girdiği Hariciye Nezareti Fransızca kâtip yardımcılığıdır. Amcası Reşid Paşa Roma büyükelçisi iken Roma’ya tayin oldu. İki yıl burada,bir yıl Cenevre’de görev yaptı.1908 yılında “Tensikat Komisyonu” üyeliğine getirildi, 1911 yılında Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1914 yılında tayin olduğu “İtibar-ı Millî Bankası” genel kâtipliği sırasında,1920 yılına kadar pek çok dış gezilere katıldı.1922 yılında bu görevinden ayrılarak avukatlık yapmağa başladı.Ankara’da bulunduğu yıllarda bazı yabancı şirketlerde çalıştıBundan sonra “Türk Ticaret ve Sanayi Bankası” müdürlüğüne atandı;1927 yılında Dışişleri Bakanlığı’na geçerek “Siyasi Müşavirlik” yaptı.Üç yıl sonra Ticaret Bakanlığı’na nakletti.1930 yılından sonra Kahire,Roma, Londra büyükelçiliklerine ticaret danışmanı oldu. 1943’de ülkeye dönerek aynı bakanlığın inceleme kuruluna üye oldu.Bu sıralarda Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yönetim kurulu üyeliğini de yapmıştır.
1943-1945 yılları arasında Ankara Radyosu Müdürlüğü’nde bulundu; 1952 yılında emekli oldu.Bundan sonra aynı yerde sanat danışmanı, üslûb hocası olarak 1962 yılına kadar çalıştı.Günümüzde halen kayıtları yapılıp özellikle TRT Radyolarında yayınlanmakta olan “Küçük Koro” nun da kurucusudur.
Suphi Ziya Bey 19 Temmuz 1966 Salı günü Ankara’da öldü; 21 Temmuz 1966 Perşembe günü kılınan cenaze namazından sonra Cebeci Asrî mezarlığı’nda toprağa verildi.İkiçocuk babası olan Özbekkan,anadili kadar Fransızca bilirdi.
Farsça ve Arapça’ya da vakıftı.İleri yaşına rağmen “Devlet Lisan İmtihanına” girmiş,iyi İngilizce bildiğini ispatlamıştı.Ağabeyi İbrahim Ziya Özbekkan’ın aksine ağır hareketli,gururlu gözüken, az konuşan, herkesle kolay kolay samimi olamayan bir kişiliği vardı. O zamanki mûsıkî çevrelerine pek girmez, kendi çevresinden çıkmak istemezdi. Şiirle de uğraşmış,bestelerinin bazılarının sözlerini kendisi yazmıştır.
Türk Mûsıkîsi’ni babasının konağındaki sanat atmosferini teneffüs ederek tanıdı. Konağa Hacı Kirami Efendi,Leon Hancıyan,Tanburî Cemil Bey,Üsküdarlı Ziya Bey,Hanende Hüsamettin Bey, Udî Nevres Bey,Lavtacı Andon,Ali Rıfat Çağatay,Raûf Yektâ Bey,Kemani Kirkor gibi sanatkârlar devam ederdi.Ablasının da sesi güzeldi ve Tanburî Ali Efendi’den ders alırdı. Ünlü hanende Nasib hanım harem ve selamlıkta yapılan fasıllara katılırdı.İbrahim Ziya Özbekkan, Ali Rıfat Bey’den Ud dersi alırken Suphi Ziya Bey de Tanbur çalmağa heves etti; ancak Ali Rıfat Bey “Bir evde iki mızraplı saz olmaz” fikrini ileri sürerek Kemençe çalmasını tavsiye etti.Böylece kemençeci Vasil’den Kemençe dersleri almağa başladı ve bu dersler dört yıl sürdü.
Hacı Kirami Efendi ile Leon Hancıyan’dan makam ve usûl öğrendi. Sazında biraz ilerledikten sonra konaktaki fasıllara katılmaya başladı. Düzenli bir mûsıkî öğrenimi görmemesine rağmen mûsıkînin pratik yönlerini, özellikle geçki tekniğini iyi bilir; makam ve usûllerin gereğini yerine eksiksiz olarak getirirdi. Eserleri başkaları tarafından notaya alınmıştır.
Bestekârlığa kırk iki yaşında,Hüzzam makamında bir İlâhi denemesi ile başladı.İlk din dışı bestesi,sözleri Fazıl Ahmed Aykaç’a ait olan”Neden hiç durmadan sevmiş” güfteli Uşşak makamındaki şarkısıdır. Bunu”Gücendi biraz sözlerime biraz münfail oldu” ve sözleri büyükbabası Sami Paşa’ya ait olan “Semt-i dildare bu demler güzerin var mı sabâ ? ” şarkıları izledi. Suphi Ziya Bey,kendisi ile değişik tarihlerde yapılan mûsıkî sohbetlerinde Dede Efendi ile Hacı Arif Bey’den çok etkilendiğini, en çok da Mustafa Çavuş’u sevdiğini söylemiştir. Nitekim,”Gönül verdim bir dilbere” güfteli şarkısının Dr.Suphi Ezgi, Mustafa Çavuş’un bir eseri olduğuna inanmıştır. “Dökülmüş zanbak gibi”sözleriyle başlayan şarkısında da aynı espri vardır.
Lemi Atlı’dan sonra gelenekçi Türk Sanat Mûsıkîsi Bestekârlarının son halkası sayılır.Onun ölümü ile bu tür sanat anlayışı ve yaratıcılığı sona ermiştir denir.Bestekârlığa geç başlaması,mûsıkîmizde kullanılmış ve kullanılmakta olan her unsuru sabırla incelemiş olmasından ileri gelse gerektir.
Her beste formunu çok iyi yorumlamış, bestekârlık tekniğini,usûl ve makamların melodik yapısını içine sindirerek buna göre beste yapmıştır. Eserlerinde eşsiz bir duygu zenginliği ve ifade gücü dikkati çeker. Birkaç örneğin dışında “Makam-güfte”,”Güfte-Melodi” uygunluğu en üst düzeydedir. Geçki zarafeti ve zenginliği dikkat çekicidir.Viyana’da ölen kızı Hümeyra için bestelediği “Titrer yüreğim her ne zaman yâdıma gelsen” güfteli Muhayyer şarkısı,Hicaz Divan’ı,Uşşak makamındaki “Ne zaman gelse hayalin bu harabata senin” güfteli şarkısı, daha doğrusu hepsi birbirinden güzel,birbirinden orijinal eserlerdir.Kullanmış olduğu her formda mükemmel eserler vermiştir.
Dr.Nazmi Özalp-Türk Musikisi Tarihi kitabından alıntıdır.
Ussak Her Sey Bu Zaman Evinde Na Car Gecer
Saba Semt I Didare Bu Demler Seferin Var Mi Saba
Saba Aglarim Agladigim Yare Numayan Olmaz
Hicazkar Vuslat I Canane Erismis Gonul
Muhayyer Dedim Bu Kiz Ne Guzel
Saba Asika Tan Etmek Olmaz Mupteladir Neylesin
Isfahan Nedir Ey Cerh I Zalim Yari Yarimden Cuda Kilmak
Bestenigar Bagi Dehrin Hem Hazanin
Ussak Neden Hic Durmadan Sevmis Bu Gonlum
Isfahan Yare Varsin Peyki Nalem
Sabazemzeme Saba Yolun Duserse
Rast Allah Bes Ve Der Heme An Zul Cemal
Hicaz Bir Zamanlar Cusacus Olan
Ussak Mevsimle Gecen Simdiki Asklarda Kisaldi
Hicaz Ey Badi Saba Yar Ile Vuslat Ne Zaman
Nihavend Edilsin Badeler Nus Inlesin Tanbur Sabah Olsun
Nevabuselik Gonul Verdim Bir Dilbere
Isfahan Ol Nahli Cemen Servi Hiraman Olacaktir
Neveser Sesimde Sarkisi Askin Figan Olup Gidiyor
Huseyni Feryad Ediyor Bir Gul Icin Bulbulu Seyda
Mahur Durmadan Aksin Eger Isterse Her Gun Gozyasim
Kurdilihicazkar Bahcenizde Sunbul Olsam
Karcigar Her Vakti Seher Bulbulu Gus Eyledi Ol Gul
Ussak Ne Zaman Gelse Hayalin Bu Harabata Senin
Hicaz Dilerim Buse Olup Kalmayi Her An Dudaginda
Isfahan Gulistani Dehre Geldik
Gerdaniye Ucun Kuslar Ucun Dogdugum Yere
Ussak Gucendi Biraz Sozlerime Munfail Oldu
Tahirbuselik Bahti Na Sazim Beni Dildardan Dur Eyledi
Bayati Bir Gun Gelecek Gonul Sad Olacaksin
Sehnazbuselik Mahvoldu Butun Sevgilerim Tatli Cagimda
Bayatiaraban Ah Yaramaz Yavru Ceylan
Huzzam Tovbe Ettim Aska Cana Dil De Takat Kalmadi
Ferahnak Hicran Gecesi Bahti Kare
Kurdilihicazkar Bir Gamli Hazanin Seherinde Israra Ne Hacet
Mustear Donsekmi Bu Askin Safagindan
Ussak Aklimi Basimdan Alan Gozlerim
Hicaz Dun Gece Yes Ile Kendimden Gectim
Huseyni Hasretle Zar U Zar Gonul
Saba Saba Seririn Ol Meh Soyle Gonulde Kursun
Buselik Bos Kalbimi Bir Hatiranin Golgesi
Suzinak Dagitip Aleme Peymaneyi Sun Zehri Bana
Evic Ne Vefa Var Ne Sifa Var Dil I Bicareye Yardan
Muhayyer Nar Bagcesinin Goncesi
Isfahan Bahtina Sazim Beni Dildardan Dur Eyledi
Yegah Dem Bezmi Visalinde Heba Olmak Icindir
Hicaz Beni Guldurmedin Alemde Neden Ey Yuzu Mahim
Suzidil Husnunde Bahar Nesvesi Var Tesnei Vuslat
Saba Ey Bad I Saba Yer Ile Vuslat Ne Zamandir
Ussak Yarim Guler Guller Acar Yaz Olur
Acemsiran Bilmem Niye Yar Dide I Giryanima Bakmaz
Hicaz Ehli Zevkin Nesesi Kacmis
Isfahan Ben Esiri Derdi Hicranim Vefasiz Yare Ne D
Bestenigar Ne Demlerdi Sezayi Bezmi Ulfet
Henüz yorum yapılmamış.