Aruz III
Cinuçen Tanrıkorur’un “Biraz da Müzik” adlı kitabından alıntıdır
Geçen yazıda, klâsik şiirimizin temel ölçüsü olan Aruz’un bazı teknik özelliklerinden bahsetmiş, Remel vezin ailesinin en çok kullanılmış dört kalıbıyla yazılmış şiirlerinden besteli örnekler vermiştim. Remelden sonra, Hezec bahrinin yine çok yaygın olarak kullanılmış olan dört kalıbı şunlardır:
1)Yıllar ne /çabuk geçti /o günler a-/rasından (Bimen Şen)
Dil yâre /sini andı-/racak yâre /bulunmaz (Şevki Bey)
Ömrüm şu /biten neşve-/si tâm olsu-/n erenler (Süleyman Erguner)
Bu üç örnek de Türk şiirinde büyük başarı ve akıcılıkla kullanılmış olan Mef’ülü Mefâilü Mefâilü Fe’ülün vezniyle yazılmış ve bu vezne uygun Sengin Semai ve Aksak usûlleriyle bestelenmiştir.
2)Kederden mi /neden bilmem /sararmış ren-/g-i ruhsârın (Nasibin Mehmet)
Yüzüm şen, hâ-/tıram şen, mec-/lisim şen, mev-/kiim Gülşen (Bimen Şen)
Neden hiç dur-/madan sevmiş /bu gönlüm, dur-/madan yanmış (S.Ziya)
Bu örnekler de dört defa tekrarlanan Mefâilün tef’idesinden oluşan vezinle yazılmış ve yine bu vezne Curcuna ve Düyek usûlleriyle bestelenmiştir.
3)Nihansın di-/deden, ey mes-/t –i nâzım (Hacı Faik Bey)
Gurûb etti /güneş, dünya /karardı (Hacı Arif Bey)
Gel ey sâki, /şarâbı tâ-/zelendir (Rahmi Bey)
Bunlar da 2,5 Mefâilün formülüyle kısalttığımız Mefâilün Mefâilün Fe’ülün kalıbıyla yazılmış, Curcuna ve Aksak usûlleriyle bestelenmiştir.
4)Bu akşam gün / batarken gel (Tatyos Ef.)
Ne küstün bi-/ sebeb öyle (Şekerci Cemil Bey)
Senin aşkın-/la çâk oldum (Basmacı Abdi Ef.)
Bu örneklerse 2 Mefâülün formülüyle kısalttığımız Mefâilün Mefâilün kalıbıyla yazılmış, Aksak, Curcuna ve Düyk usûlleriyle kullanılarak bestelenmiştir.
4 veya 2 Müstef’ilün’lü ve 2 Müstef’ilâtün’lü üç kalıbıyla, Recez adı verilen bahir de çokca kullanılmış olanlar arasındadır. Örnekler:
1)Aşkınla ben, /ey nâzenin, /mecbûrunam, /mecbûrunam (Dede Ef.)
Esti nesi-/m-i nev-bahar, /açıldı gül-/ler subh(u)-dem (Hacı Arif Bey)
Her iki örnek de 4 Müstef’ilün’le yazılmıştır.
2)Hicrân oku /sinem deler (Şevki Bey)
Sevdim seni /ey işvebâz (Tanburi Cemil Bey)
Bunlar da sadece 2 Müstef’ilün’le yazılmış örnekler.
3)Cânâ rakibi /handân edersin (Giriftzen Âsım Bey)
Âsude fikrim (âvârelendi )Hafız Yusuf Ef.)
Bir nev-civansın /şûh-ı cihansın (Rahmi Bey)
Bu sonuncu örneklerin de hepsi, Estağfurullah ve Elhamdülillah sözlerinin misâl olarak verilebileceği 2 Müstef’ilâtün kalıbıyla yazılmıştır.
Aruzun değişmez kurallarından biri, sesli harflerle biten mısrâ sonu hecelerinin hep uzun kabûl edilmesidir. Ayrıca örneklerimizde rasladığımız –i ve –u gibi aslında kısa olması gereken hecelerin üzerindeki uzatmalar, aruzun illet (hastalık) denen üç kusurundan biridir. Normal olarak kısa söylenmesi gereken bir hece kalıp gereği uzatılarak okunuyorsa, buna imâle denir (Kederden mi=Mefâilün örneğindeki gibi). ‘Handân edersin’ örneğindeki gibi –n ile e- birleşip tek hece oluyorsa, buna vasl (=ulama) denir ve bu iki kusur meşru, yani kabûl edilir sayılır. Ama örneklerimizde görmediğimiz bir üçüncüsü vardır ki, uzun söylenmesi gereken bir heceyi vezne uydurmak için kısa söylemek gerektir. Adına zihâf denen bu kusur, dili iyi bilmemekten kaynaklanır ve mazur görülmez. ‘Cânanından sen nasıl bıktın gönül’ örneğindeki gibi; tamlama halinde dahi her iki hecesi de uzun olan ‘cânân’ (sevgili) kelimesi, Fâilâtün kalıbına uydurulmak için bozulmuş. Doğrusu, Lem’i Atlı’nın Uşşak şarkısında olduğu gibidir: Neler çektim /neler, cânâ-/n elinden (2,5 Mefâilün).
Aruz bahirleri arasında, bu ve önceki yazıda örneklediklerim dışında, daha az kullanılmış olan bahirlerle, bu bahirlerin bazı vezinleri de vardır ki, pek güzel şarkılar bestelenmiş olmasına rağmen yerim ancak bu kadarına elverdiği, ayrıca bu köşeyi ‘Üç derste Aruz’ kitapçığına dönüştürmek istemediğim için, gönül râzı olmasa da bu az kullanılmış vezinlere maalesef giremiyorum. Aruz bahsi son derece ilgi çekici, hem eğlendirici, hem dinlendiricidir. Ama şiir sanatına fazla yakınlık duymayan okuyucularımıza sıkıcı gelebilir. Onun için şimdilik bu kadarla yetinmek istiyorum. (26 Aralık 1998)
Henüz yorum yapılmamış.