Leon Hanciyan (1841-1947)
Leon Hanciyan, tahminlere göre 1841 yılında İstanbul’da Hasköy’ün Çıksalın semtinde doğdu. Hancılık yapan babasının adı Nezaret, annesinin adı Eftik’dir. Soyadı baba mesleğinden kaynaklanır. Ailesi çok az musiki ile ilgiliydi; babası lavta çalardı. Annesi bir süre Markar Ağa’dan musiki meşk etmişti. Hancıyan ailesi sonradan Üsküdar’a yerleşti. Çok uzun bir ömür süren Leon Efendi’nin hayatı hakkında bildiklerimiz kendisinin verdiği bilgilere dayanır. Bunların içinde inanılması güç olanlar da vardır.
Orta öğreniminden sonra tıbbiyeye kaydoldu ise de bitiremeden ayrıldı. Bir süre serbest çalıştıktan sonra 1877 yılında patlayan Osmanlı-Rus Savaşına (Doksanüç Harbi) eczacı kalfası olarak katıldı. Savaşın bittiği sıralarda yüzbaşılık rütbesine kadar terfi etmişti(!). Sultan II.Abdülhamid döneminin baskılarına dayanamayıp Bulgaristan’a kaçtı. Romanya ve Mısır’da dolaştı. Bulgaristan’da bulunduğu yıllarda Sofya Konservatuarı’nda Türk Musikisi dersleri verdi(!). İstanbul’a dönüşünden sonra kendisini tamamiyle musiki çalışmalarına yöneltti. Darülbedayi ile Darülelhan’ın kurucuları arasına katıldı. Çeşitli Ermeni kiliselerinde korist olarak çalıştı. Bir süre “Şark Musiki Cemiyeti”ne başkanlık etti. Ömrünün son yıllarını sıkıntılar içinde geçirerek 11 Temmuz 1947 tarihinde Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastahanesi’nde öldü. Aynı semtte bulunan Ermeni mezarlığına gömüldü.
Leon Hancıyan hiç evlenmedi ve ölünceye kadar yalnız yaşadı.Gençliğinde hayli fırtınalı bir hayat sürmüştür. İhtiyarlığının sıkıntılı yıllarında, nota koleksiyonunu Ankara Radyosu Müdürlüğü’ne sattı. Cevdet Kozanoğlu’nun gayreti ile alınan bu koleksiyon bugün Müzik Dairesi Başkanlığı arşivinde bulunuyor. Yaşlılığında gözleri görmez olduğun için nota sandığını olduğu gibi teslim etmiş, tasnif sırasında sandığın dibinden gençliğine ait aşk mektupları da çıkmış.
İlk musiki derslerini papaz Kapriyel’den aldı ve Hamparsum notasını öğrendi. Türk Musikisini kendi ifadesine göre Zekai Dede, Mutafzade Ahmed Efendi,Yağlıkçı-zade Ahmed Efendi’den meşk etti. Hatta Della-zade İsmail Efendi ile Dede Efendi’yi de tanıdığını ileri sürmüştür. Bütün bunlardan başka müzikoloji ile uğraşarak Batı, Çin ve Japon musikilerini de incelediğini söylemiştir.
Musiki sanatının inceliklerini, teorik ve pratik yönlerini, piano ve keman çalmasını kendi kendine öğrendi. Biraz ud çaldığı da söylenir. Asıl ününü hanendelikde kazandı; bildiği eserlerin çokluğu ile tanındı. Başta Hacı Arif Bey olmak üzere çağdaşı olan bütün musikişinaslarla arkadaşlık etti. Hacı Arif Bey’in saraydan her uzaklaşması sonucu düştüğü maddi sıkıntılarda ona destek oldu. Elde ettiği haklı ün onun yüksek düzeydeki insanlarla tanışmasını sağladı.Saraylarda ve konaklarda yapılan musiki toplantılarına katıldı. Hatırlı kimselerin yakınlarına, şehzadelere ud ve keman dersleri verdi.O dönemde yetişmiş, isim yapmış, bestekarlık ya da icrakarlıkla uğraşmış musikişinasların hemen hemen hepsi Leon Hancıyan’dan ders almıştır denebilir. Musiki Osmaniye Cemiyeti ile diğer bazı kuruluşlara sesi ve sazı ile hizmet vermiş, ilkokullarda musiki öğretmenliği yapmıştır. XIX. Yüzyıl ve XX. Yüzyıl başında yaşayan bazı bestekarlarımızın eserleri için sağlam bir kaynak olarak bilinir. Çok iyi Hamparsum notası bildiğinden öğrendiği her eseri bu nota ile tespit ederek unutulmasını önlemiştir. Özellikle Hacı Arif Bey’in çok eseri ya bizzat kendisinden alınmış, ya da nota koleksiyonundan elde edilmiştir.
Saz ve söz eseri bestekarıdır. Eserlerinin çoğunun unutulmasına rağmen bir peşrev, üç saz semaisi, bir aksak semai ile onbeş kadar şarkısı biliniyor.
Dr.M.Nazmi Özalp-Türk Musikisi Tarihi kitabından alınmıştır.
Karcigar Bilmem Ki Safa Nese Bu Omrun Neresinde
Huseyni Gor Felek Bana Neyledi
Suzidil Cana Gami Askinla Perisan Gezer Oldum
Hicazkar Felegin Ettikleri Canima
Henüz yorum yapılmamış.