Esendere Kültür ve Sanat Derneği

Makam V

10.09.2017
1.966
Makam V

Cinuçen Tanrıkorur’un “Biraz da Müzik” adlı kitabından alıntıdır

Musikimizin tarih içindeki gelişmesi üzerine bugüne kadar verdiğim konferanslarda, banttan konuyla ilgili müzik örnekleri dinletmeye hep özen gösterdim. Sebep şu: Çin veya Meksika yemekleri üzerine bir konferansa gittiğinizi farzedin. Adam size bir saat yemek anlatıp çeşitli lezzetleri tarif edip ağzınızı sulandırmış, ama o anlattığı yemeklerden azıcık olsun tattırmamışsa, acıkmış olarak oturduğunuz bir sofradan yemek yemeden kalkmış gibi olmaz mısınız? İşte, hele müzik üzerine bir şeyler anlatıp da sizi dinlemekten yorulan dikkatleri biraz dinlendirmezseniz, yaptığınız iş yemeksiz yemek konferansı gibi olur. Batıda bazı müzik dergileriyle LAROUSSE DE LA MUSIQUE gibi ciddi müzik sözlüklerinin sonunda, özel cep içinde, metinde sözü edilen önemli icra örneklerinin yer aldığı 45 devirli kırılmaz plaklar bulunur. İnşallah bir gün biz de şimdi bu tür imkanlara sahip oluruz. Segah, Hüzzam ve Kurdilihicazkar makamlarının birbirinden nasıl ayırt edilebileceğinde kalmıştık geçen yazının sonunda. Segah makamı der demez müzisyenlerin aklına ilk gelen, bayram namazlarında vd. dini münasebetlerde okunan Tekbir‘in ihtişamıdır. Müzisyenlerin dedim, çünkü bütün İslam aleminde okunan ünlü Bayram Tekbiri’nin , klasik musikimizin en büyük dehalarından Itri‘nin (1640-1711) bestesi olduğunu, müzisyenler dışında bilenler azdır (dinde musiki olmaz diyenler, şu küçücük nottan keşke biraz ders alabilselerdi, ama bu da bir nasip meselesi tabii). Yine Itri‘nin meşhur ”Tuti-i mucize-gu’yem’i, Ebubekir Ağa‘nın “Etti o güzel ahde vefa’sı, Hacı Arif Bey‘in çok ünlü “Olmaz ilac-ı, Hacı Faik Bey‘in “Zencir-i aşkın dil-beste’siyem‘i, Tanburi Ali Ef.nin Dil-harab-ı aşkınam‘ı,Bimen Şen‘in “Sun da içsin” ve “Bensiz ey gül‘ü gibi klasikler; “Düştü enginlere bir ince hüzün“, “Sevda yaratan gözlerini“, “Gözlerinden içti gönlüm..” gibi şarkılar, Kaynak‘ın “Derman kar eylemez“, ve “Bir rüzgardır” fantezileri, “Bülbül taşta ne gezer” türküsü, Segah makamımızın hem mistik, hem de ağırbaşlı lirik havasını en iyi şekilde hissettirdiler (tabii bunlardan bildiklerimizi azıcık mırıldanmak şartıyla). Hüzzam makamının melodileri Segah’ınkilere hayli yakındır ( bir-iki perde farkı dışında); karakter olaraksa Hüzzam, melonkolik lirizmi en güzel anlatan (bu yüzden de maalesef çok fazla kullanılarak yıpratılmış) bir dizi ve seyre sahiptir. Bu defa da örneklememize türkülerle başlayıp şarkılara doğru gidelim:”Asker oldum piyade“, “İndim havuz başına“, “Aman dağlar, yol verin a beyler“, “Yemenimin uçları“, “Akşam oldu, yine bastı kareler“, “Alıverin bağlamamı çalayım” vd.leri.. Şarkı olarak da “Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır“, “Gönül verdim bir civane“, “Ey gül-i bağ-ı eda“, “Ay öperken suların göğsünü“, “Küşade talihim, hem bahtım uygun“, “Gecenin matemini“, “Beklerim her gün bu sahillerde…“, gibi parçalar, Hüzzam’ı en güzel anlatan şarkılar arasındadır. Tabii bu saydıklarımız, diğer makamlar için de olduğu gibi, repertuarın onda biri bile değil maalesef… Ama yerimiz ancak bu kadarına elveriyor.

Kürlilihicazkar’a gelince: musikimize Hacı Arif Bey (1831-1884) tarafından -Hicazkar makamından hareketle kazandırılmış olan bu son derece parlak ve renkli makam, bestekarlarca çok tutulmuş ve son 150 yıldır en fazla sayıda şarkı bestelenmiş olan bir bileşik makamdır (40 binin üzerinde). Makamın mucidi Arif Bey’in, “Geçti zahm-ı tir-i hicrin“, “İftirakındır sebep“, “Düşer mi şanına“, “Niçin terkeyleyip gittin“, “Sende acep uşşaka” ve “Gurub etti güneş” şaheserlerinden sonra, “Nerdesin sen, gönlümün nazlı civanı“, “Bunca cevrinle gönül ülkesi“, “Seni coşkun suların koynuna“, “Bahçenizde sünbül olsam“, “Bir kendi gibi zalimi sevmiş“, “Ömrümce o saf aşkını“, “Gidelim Göksu’ya” gibi -ne yazık ki pek azını sayabildiğimiz- eserlerin biraz mırıldanılmasıyla kendisini hemen ele verebilecek bir makamımızdır.

Makamlar alemindeki sözlü tanıtma ve açıklamalara dayalı gezimize, nasib olursa ileride yeniden dönmek üzere ara verceğiz. Ancak makam tanıma konusunda gerçek bir ilgi besleyen ve mesafe almak isteyen müzik meraklısı okuyucularımızın şu iki küçük çabayı göstermelerinin faydalı olacağını da belirtmeden geçmek istemiyoruz: Makam adlarına göre alfabetik herhangi bir güfte kitabından (mes. Türk Musikisi Güfteler Antolojisi, Etem R. Üngör, Eren Yay, İsrt. 1981) dilinize takılan bir şarkının hangi makamda olduğunu sondaki fihristen bulup o makamda başka hangi şarkıları mırıldanabildiğinizi işaret edin; böylece hem makamın özelliklerini tanımış, hem de kendinize küçük bir repertuar yapmış olursunuz. Bunu yanı sıra Radyo-TV’deki fasıl programlarını dinleyip bildiğiniz ve bilmediğiniz parçalar arasında ‘genel hava‘ bağını kurarak makamın genel karakterini anlamaya çalışın. Bizden şimdilik bu kadar. Sizlere feyizli bir çalışma ve başarılar. (7 Eylül 1996)

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.