Memduh Turan Yarar
Cinuçen Tanrıkorur’un “Biraz da Müzik” adlı kitabından alıntıdır
Kısa boylu, ufak tefek, çelimsiz, başı vücuduna göre büyükçe, ama derin bakışlı mavi gözlerinden zeka, dikkat, şefkat ve muhabbet taşan 71 yaşında bir çelebi düşünün. Uzun yıllar süren memuriyetinden sonra –kızları ve torunu sayılmazsa- emekliliğin kısmı inzivasında yaşayan, Hatay’ın Yayladağı ilçesinin Yenice köyünden şair Mehmet Turan Yarar, misafirini hep ayakta karşılayan, ona kendi elleriyle yaptığı nefis yemekleri ikram eden bir zarafet timsalidir. ‘Şiir ve Musikimizde Doruktan Doruğa’ ve ‘ Dörtlükler’ gibi eserlerin müellifidir, ama değme Melamileri yaya bırakacak şekilde öyle bir tevazu hırkasına bürünmüştür ki, mahdud bir musikiciler çevresi dışında pek fazla tanıyanı yok gibidir. Hemen bütün klasik Türk şiiri (hele bestelenmiş olanlar) yanlışsız ezberinde olan, hem aruza, hem bugün Osmanlıca denen asıl Türkçeye bihakkın vakıf olmasına rağmen, sade (hatta yeni) Türkçeyle yazmayı da seven Yarar’ın edebi derinliğini de, dostluğunun doyulmazlığını da, en iyi, bir vesileyle onunla tanışmış, şiirlerini bestelemiş olanlar bilir. Mehmet Turan Yarar, benim naçiz ölçülerime göre, yaşayan çok az sayıdaki gerçek şairlerimizden biridir. Ama onu şairliği kadar benzersi yapan bir başka özelliği, musikideki büyük aşıkı Yahya Kemal için ifade ettiği ‘musiki meraklısı bir şair mi, yoksa şiir meraklısı bir musikişinas mı olduğunu ayırmak zaman zaman güçleşir’ görüşünün, M.Turan Yarar için de aynen geçerli olduğuna inanıyorum. Şimdi, yemek tarifini artık burada kesip, Yarar’ın şiirlerini lezzetine kendiniz varabilmeniz için, yemeği önünüze koyup çatalı elinize versem, ne dersiniz?..
Hüdamızdan hidayettir sabahlar
Nedir bülbül bu çığlıklar, bu ahlar
Nedamet var, şikayet var, günah var
Nedir bülbül bu çığlıklar, bu ahlar?
Hüda çarpan yürek mahsun bakınmaz
İnanmaktan, güvenmekten sakınmaz
Yanan kardan, seven yardan yakınmaz
Nedir bülbül bu çığlıklar, bu ahlar?
Gülün solmuş, bağın-bahçen sararmış
Bulut çökmüş, yavan-yurdun kararmış
Benim bahtım, seni karın zararmış
Nedir bülbül bu çığlıklar, bu ahlar?
Nasibin gam, keder, zahmet mi yoksa?
Acın sonsuz, adın Mehmet mi yoksa?
Ne istersin, biraz rahmet mi yoksa?
Nedir bülbül bu çığlıklar, bu ahlar?
(Bu şiiri Hüseyni makamında ‘Bülbül İlahisi’ olarak bestelemeye çalıştık.)
Şairin ‘Dörtlükler’ kitabında yer alan, Ferahfeza makamında ‘Mevlana’dan Şems’e başlığıyla bestelediğim iki ayrı kıt’a:
Seni sevdikçe bu tutsaklar evinden çıktım
Çiğnedim kapkara zincirleri yaktım, yıktım
Yine gelsen de kanat açsam uzaydan uzaya
Kaplasam gökleri hep, kendi içimden bıktım
Vuslat kelamı geldi de senden bugün yine
Can uçtu arka arkaya tenden bugün yine
Binbir kanatlı varlığımız ruha bağlanıp
Kurtuldu hasret adlı kefenden bugün yine
İşte bir başka dörtlüğü:
Gerçek bu ki sessizliği dünyaya değer,
Dünya ne güzelmiş yerin altında meğer!..
Baştan yaratılmak dilemezdim Hak’dan,
Yıldızlara bir pencerem olsaydı eğer!..
Ve nihayet, yerimin müsadesi ölçüsünde verebildiğim bir başka M.Turan Yarar şiiri (‘Serencam’ adı ile bestelemeye çalıştığım Karcığar/Curcuna fantezi):
Gökler benimle başladı, ben yerde başladım
Yalnızlık istedim, işe mahşerde başladım
Doğdum apar-topar, acı çektim harıl-harıl
Öldüm yavaş-yavaş, yeni bir derde başladım
Ölmek değil bu her yükü taht eyleyen büyü
Altımda bir ipek seli, üstümde kuş tüyü
Ben yeryüzünde öyle alıştım ağırlığa
Duymam omuzlarımdaki topraktan örtüyü
Otlar sarıldı, dost olarak yettiler bana
Kurtlar üşüp yerince sevinç ettiler bana
Görgümse çağlayan gibi, bilgimse çığ gibi
Birkaç böcek, adamlığı öğrettiler bana
Bu şiirin, aruzun az kullanılan güçce vezinlerinden Mef’ulü Failatü Mefailü Failün’ le yazılmış olduğunu söylesem, aruzu iyi bilenler dışında kaç kişi inanır acaba?.. Gördüğünüz gibi Mehmet Turan Yarar, Türk diline üstadane vakıf, aruzu oyuncak yapmış, mazmunları orijinal ve kısa-öz söyleme sanatının sırrına ermiş bir gerçek şair. Daha pek çok güzel-derin-düşündürücü şiiri ehl-i dil edebiyat dostlarına sunabilmesi için, sıhhat ve afiyet içinde nice yıllar daha başımızda olmasını Cenab-ı Hak’dan niyaz ediyorum. (31 Ekim 1998)
Henüz yorum yapılmamış.