Esendere Kültür ve Sanat Derneği

Müslüman Jazz’ı

10.09.2017
2.192
Müslüman Jazz’ı

Cinuçen Tanrıkorur’un “Biraz da Müzik” adlı kitabından alıntıdır

Akbank’ındüzenlediği 5.Uluslararası Jazz Festivali münasebetiyle, 10 Ekim’de Aksanat’da verilen “Asia Minör” topluluğunun konserinde bulundum. Topluluğun 4 üyesi şöyle: Kamil Erdem (perdesiz elektro bas gitar), Yahya Dai (soprano saksafon, barok ve tenor flüt), Tahir Aydoğdu (kanun) ve Zafer Gerdanlı (davul).

Grubun adı olan Asia Minör, ülkemizin en eski tarihi adı Önasya’nın İngilizcesi (Büyük Asya’ya kıyasla “Küçük Asya” demek). Buradaki “Minör” kelimesi, müzik terimi olmadığı ve Latinceden alınmış olan İngilizce şekliyle kullanıldığı için, Türkçe’de “Minör” değil “Maynır” şeklinde, grubun adını da –bu sebeple- “Asya Minör” diye değil, İngiliz telaffuzuyla “Ejya Maynır” olarak söylemek doğru olur. Adından da anlaşılacağı gibi, jazz formları altında Anadolu’nun müziğini yapmaya soyunmuş bu grup. Ama Greko-Romen Anadolunun değil, Batılaşma hevesindeki Cumhuriyet Anadolusunun da değil; Türk ve Müslüman Anadolunun müziğini. Grupta bir kanunun yer almasının da sebebi bu. Müzik tekniğiyle nazariyatının yabancısı olan okuyucularımız için, asli Türk müziği çalınmak istendiği zaman gitarın perdelerinin neden çıkarılmak gerektiğini hemen açıklayıp geçelim.

Türk müziği ile Batı müziği tamamen ayrı iki müzik dili olarak, ayrı alfabeye (yan birbirine hiç benzemeyen ses perdelerine ve aralıklarına) sahiptirler. Bu yüzden gitar, piyano, mandolin, yan flüt, blok flüt, akordeon gibi 12 eşit aralıklı Batı müziği ses sistemine göre ayarlanmış (tampere) sazlarla hiçbir makamımız çalınamaz. Çalınırsa Amerikalının Türkçe konuşması veya Çağdaş Türk Bestecileri’nin yaptığı müzik gibi olur; ya kulaklarınızı tıkar, ya nezaketen dinlersiniz. İşte Kamil Erdem’in, Türk makamlarında ezgiler çalabilmek için gitarının perdelerini sökmesi, böyle bir teknik zarurete dayanmaktadır. Bu, işin güzel ve şuurlu tarafı. Acı olanı ise, gepegenç müzisyenlerin görebildiği bu basit müzik gereğini koca TRT’nin göremeyip, bunca uyarıya rağmen Türk müziği programlarında hala piyano kullanmak suretiyle şuursuz bir ısrar göstermesi ve kötü örnek olmasıdır.

Gelelim grubun repertuarına: genç Asia Minör Hüseyni’sinden Saba’sına, Hicaz’dan Evc’ine kadar hemen bütün Türk musikisi makamları ve çoğu “aksak” yapıda olan Türk musikisi usulleri kullanılarak K.Erdem tarafından yapılan besteleri çalıyor: bu makam ve usullerde bol ve uzun taksimler (sololar) yapıyor (tamamen asli Türk perdeleriyle). Sahih bir hadise göre, Resul-ü Ekrem’e sormuşlar, “Ya resulallah, sizin hiç nefsiniz yok mu?” diye. Kendileri de cevap olarak, “Olmaz mı, buyurmuşlar, tabii vardı, ama ben onu Müslüman ettim!” İşte bu gençlerimiz de jazz’ı Müslüman etmişler; Batılılara ve onların Türk ortaklarına yaranabilmek için Yunus’u, Itri’yi, Köçekçelerimizi, Kadıoğlu Zeybeğini hristiyanlaştıran Türk Beşleri ile, Dilhayat Kalfa’yı çokseslendirip kendi musikisini hristiyanlaştıran, Münir N. Selçuk’un bedbaht halefi (hayrülhalefi değil) Timur Bey’in tersine!… Kamil Erden tarafından 1990 yılında kurulan topluluk 5 yıldır Türkiye’de değil, Batı ülkelerinde konserler veriyor. Almanya ve İsviçre turnelerinin yanı sıra, Avusturya’da Wiesen Jazz Festivaline ve Macaristan’daki Budapeşte Dünya Müzikleri Festivaline katılmışlar. 1991’de Avrupa’da yayınlanan albümleri, Türkiye’de ancak 1994’e kaset olarak çıkabiliyor. Ve kurulduktan ancak 5 yıl sonra -o da “Türk Cazz Müziği” gerçeğini Batıda kanıtladıktan ve icazetnamelerini oradan getirdikten sonra- Türkiye’de konser verme imkanını bulabiliyorlar. Onların müziğini çalmaya çalışan senfoni orkestralarımıza hiç yüz vermeyen Batı, kendi kültür kaynaklarımızın değerlendirilmesinde de bize nasıl nal toplattırıyor, görüyorsunuz, değil mi? “Eğer gerçekten uluslar arası olmak istiyorsan, kendi ülkenden bahset” diyen Balzac gibi, Asia Minör’ün gençleri de, kendi ifadeleriyle “bölgesel unsurları özümseyerek değerlendirip sunmayı, evrenseli algılamanın önkoşulu olarak görüyorlar”. “Zamana ve mekana dayanıklı müzik’lerini yılmadan sergileme yolunda azimleri daim olsun. Hizmet onlardan Tevfik Allah’tan. (4 Kasım 1995)

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.