Şerif Muhiddin Targan (1892-1967)
Şerif Muhiddin Targan 21 Ocak 1892 tarihinde İstanbul’da doğdu. Şerif Ali Haydar Bey ile Sabiha Hanım’ın küçük oğludur ve peygamberimiz Hz.Muhammed’in soyundandır. Onsekiz yaşına kadar o dönemin değerli hocalarından özel öğrenim görerek yetiştirildi. Genel kültür dersleri aldı; Farsça, Fransızca, İngilizce öğrendi. Yirmi iki yaşında İstanbul Üniversitesi Edebiyat ve Hukuk fakültesinden mezun oldu. 1916 yılında ailesi ile birlikte Medine’ye gitti. Bu sırada başlayan Arap isyanına katılmadıkları için, bütün malları ellerinden alındı. Bir süre de Şam’da kaldıktan sonra geri İstanbul’a döndüler. 1924 yılında gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde sekiz yıl kaldıktan sonra 1932’de İstanbul’a geldi.
Amerika’da bulunduğu yıllar içinde, çeşitli musiki hareketlerine katıldı. Gidişinin haftasında New York’da bulunan Ruzwelt hastanesinde bir tiroid ameliyatı geçirdi. Daha sonra başta ünlü piyanist Leopold Godowsky olmak üzere Kraisler, Jerardy Heifetz, Profesör Auer gibi ünlü musikişinasların bulunduğu bir topluluğa bir resepsiyon ve ud resitali verdi. 24 Ağustos 1924 tarihli The New York Herald Tribune gazetesi, “Ud’un Paganinisi” diye bir yazı yayınladı. Town Hall’de 13 Aralık 1928 tarihinde bir başka konser düzenleyerek viyolensel çaldı ve çok beğenildi. Başka yerlerde de konserler verdi. Bununla birlikte Amerika’daki ilk dört yıllık hayatı çeşitli sıkıntılarla geçti.
İstanbul’a döndükten sonra musiki çalışmalarına hız verdi. Fransız Tiyatrosu’nda 1934 yılının Aralık ayında bir resital daha düzenledi. Bu konser için hocası Ali Rıfat Bey güzel bir yazı yazdı.
1936 yılında Irak Devleti’nin daveti üzerine Bağdat’a giderek “Doğu ve Batı Musikisi Konservatuarı”nda on iki yıl görev yaptı.Bu öğretim kurumunun çalışmalarını düzene soktu. Sağlık sebepleri ile 1948 yılında İstanbul’a geri döndü. Sadeddin Arel’in istifası üzerine 1949’da İstanbul Belediye Konservatuarı “İlmi Kurul” başkanlığına getirildi, 1951 yılında istifa ederek ayrıldı. 8 Nisan 1950 tarihinde ses sanatkarı Safiye Ayla ile evlendi. Son resitalini 1953 yılında Saray Sineması’nda verdi. 13 Ağustos 1967 tarihinde İstanbul’da öldü.
O zamanlar babası Ali Haydar Bey’in konağı konservatuar gibiydi. Burada Rauf Yekta Bey, Ali Rıfat Çağatay, Ahmet Irsoy ve dönemin diğer ünlü sanatkarları toplanarak musiki icra ederlerdi. O sıralarda üç yaşında bir çocuk olan Şerif Muhiddin Targan, işittiği melodileri piyanoda çalmaya çalışırdı. Musikiye karşı heves ve kabiliyeti daha o yaşlarında belli olmuştu. Altı yaşında iken Ali Rıfat Bey’den ud dersleri alarak musiki hayatına atıldı. Kısa sürede o kadar ilerleme gösterdi ki, hocası onun için “Bu öğrencim beni fersah fersah geçti” demişti. Bir yandan da Ahmet Irsoy’dan usul, Rauf Yekta Bey’den nazariyat dersleri alıyordu. On dört yaşında iken viyolonsele başladı. “31 Mart Vakası” patlak verince viyolonsel hocası ortadan kaybolmuştu. Bundan sonra bir süre kendi kendine çalıştı ve icrası güç eserler besteledi. Dört yıl içinde bu sazı mükemmel bir şekilde öğrenmişti. Keman, piyano, lavta da çalardı, fakat bu sazlarda udda olduğu kadar tanınmadı. İyi bir icrakar olmasına rağmen Türk Musiki Nazariyatı ve icra inceliklerine gereği kadar eğilmedi. Tekniğine daha çok Batı Musikisi egemen oldu.
Özellikle ud icrasını en üst düzeyde teknik bir kusursuzluğa ulaştıran bir saz sanatkarımızdı.Udi Nevres Bey’in tekniğini, Ali Rıfat Bey’den devralarak erişilmesi güç bir virtüoziteye çıkarmıştı. Ancak bu icrada, klasik ud uslubundan çok, uzaktan uzağa bir gitar uslubunun izleri vardır.Bu tekniğin yansımalarını enstrümantal eserlerinde de görürüz. Kendisinden sonra bu teknikle ud çalan bir başka sanatkar yetişmedi.
Aynı zamanda iyi bir ressamdı; bu konuda da profesyonel nitelikli eserler ortaya koydu. Yaşadığı sürece büyük ve çok yönlü bir sanatkar olarak tanındı. Herkesten ilgi ve saygı gördü. Şiir Mehmed Akif Ersoy bile onun hakkında güzel bir şiir yazmıştır. Alçak gönüllü, kültürlü ve zarif bir insandı.
Bestekar olarak 8 saz semaisi, ud için “Koşan çocuk, Kapris,Kanatlarım Olsaydı” gibi etüdleri vardır. Eserlerinin en tanınmış olanları; hüzzam, uşşak, ferahfeza ve ırak makamlarındaki saz semaileridir. Irak saz semaisi için , Rauf Yekta Bey Ahmed Irsoy’a, “Irak faslı tamam oldu; çünkü o faslın böyle bir saz semaisi yoktu” demişti. Birkaç tane de söz eseri vardır. Targan bestekarlığı ile değil, icrakarlığı ile iz bırakan sanatkarlarımızdandır. Hazırlamış olduğu ud metodu basılmamıştır.
Dr.M.Nazmi Özalp-Türk Musikisi Tarihi kitabından alınmıştır.
Mustear Yare Fas Et Razini Anma Dehanin Duymasin
Nihavend Etud Kanatlarim Olsa Idi
Suzinak Omrumun Son Sevki Sensin
Henüz yorum yapılmamış.