Ses Sağlığı
Genelde iletişimin temel unsuru olan sesin korunması, kuşkusuz tüm toplumu ilgilendirmektedir. Ancak seslerini profesyonel amaçlarda kulla- nanlarda, konu büyük önem taşıdığından, bu yazımda daha çok ses sa- natçılarımızı ilgilendiren özellikler üzerinde durmak istiyorum.
Ses sağlığı açısından her tür yorgunluktan kaçınılmalıdır. Yorgunluk hali, bedenin tüm kaslarıyla birlikte gıtlak kaslarını da etkilemektedir. Uykunun düzenli olması büyük önem taşımaktadır. Uyku süresi, sakin bir ortamda ve tercihen ortopedik bir yatakta geçmelidir. Gerekli uyku süresi, kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Sigaranın bilinen zararları dışında, solunum yollarının yüzey örtülerini, kuru ve sıcak havanın olumsuz etkilerinden, korumak amacıyla, yatak odasında nemlendirici bir sistem bulundurulmalıdır.Uzman hekim tarafından yapılan bakıda, burun boşlukları gerekli hava pasajı için yeterli durumda bulunmazsa, gecikmeden yapılacak bir cerrahi girişimle bu olumsuzluk giderilmelidir.
Uyku, fizik ve ruhsal güçleri yenileyerek sinir sistemimizin düzenli çalışmasını sağlar. Diğer bir deyimle ses kalitesini sağlayan en değerli unsurdur.Çok yoğun ve yorucu bir düzen içinde çalışan bazı ses sanatçılarımız bile, bu durumun bilincine varmışlardır. Kısa bir öykü ile size bunu açıklamak istiyorum.
Seksenli yıllarda, isimlerini vermek istemediğim çok ünlü iki türk sanat müziği assolisti muayeneme gelmişlerdi. Arkadaşına refakat eden sanatçı bana, hoca senin çok iyi bir ses hastalıkları uzmanı olduğun söyleniyor, ancak buna beni inandırman için, şimdi sana soracağım soruya doğru yanıt vermen gerekecek demişti. Sorusu, bir ses sanatçısın sesine en çok zarar veren nedir olmuştu. Bende hiç duraksamadan uykusuzluk diye yanıt verip, güvenini kazanmıştım.
Ses sağlığı açısından spor yapılması da büyük önem taşımaktadır.Bedenin tüm kas ve eklemleri düzenli bir nitelikte çalıştırılmalıdır. Yüzme, kürek çekme, tenis, bisiklet gibi sporlar, solunumu geliştirmektedir. Bedeni formda tutabilmek için düzenli yürüyüş ve kültür fizik de yapılmalıdır. Ancak kalbi yoran ve kişiyi nefes nefese bırakan ekzersizlerden kaçınılmalıdır. Genelde kilo aldırmayan dengeli bir beslenme gereklidir. Fazla kilo almamak için, un işleri, aşırı şekerli ve çok yağlı yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Kabızlık,barsak gazlarına neden olan, kuru tahıl yemekleri ve bazı mide, bağırsak, karaciğer bozuklukları da karın kaslarını etkileyerek, solunumu bozmaktadır.Güncel olarak sindirim sistemi hastalıklarının en çok rastlananlarından biri olan röflü hastalığı, başta ses sanatçıları olmak üzere, seslerini profesyonel amaçla tüm kullananlar için, büyük bir sorun oluşturmaktır. Çoğunlukla gece yatarken, asitli mide salgısı, özofagus adı verilen besin borusundan, yukarı doğru geri gelerek boğaza erişip, kişiyi öksürtüp sesini kısmaktadır. Bu durum fark edilince, bir sindirim sistemi uzmanına (gastroenterolog) baş vurulmalıdır. Röflüye neden olan etmenlerin başında, akşam geç vakit yenen ve içilen, çok yağlı bol sarmısaklı, soğanlı yemekler kremalı pasta türleri, çerezler, çikolata, kahve, özellikle mayalı alkollü ve alkolsüz içkiler gelmektedir. Zaten sanatçı sahneye dolu mide ile çıkmamalıdır. Ancak yeterince su içilmelidir. Kusma, ishal, aşırı terlemelerle oluşan önemli bedensel su kayıpları, gırtlak yapılarının gerginliğini azaltarak ses bozukluklarına neden olmaktadır.
Sesini yormamak açısından bir gecede, iki üç değişik yerde sahneye çıkmamalıdır.Çünkü sesin aşırı kullanımı, boğazda tahriş oluşturduğu gibi, çoğunlukla terli olarak değişik yerlerde sahne alma trafiği sırasında, da üst solunum yolu yangılarına yakalanma riskinin varlığı göz ardı edilmemelidir Beden bağışıklığı açısından grip aşısı yaptırılması faydalı olacaktır.
Hanım ses sanatçıların çok daha özel sorunları bulunmaktadır. Genel olarak, tüm hanımların üçte birinin mens dönemlerinde seks hormonlarının (östrogen /progesteron) oran dengesizliğine bağlı olarak, ses tellerinde kızarma ve hücresel bir salgı artımıyla kıvam değişiklikleri oluşmaktadır. Bu belirtiye adet önü (premenstrüel sendrom) adı verilmektedir. Bu dönemde, ses telleri kılcal damarlarında oluşan çok küçük genişlemeler, bir ses zorlaması sırasında yırtılarak, ses teli içinde kan birikimine neden olabileceğinden, bu kritik dönemlerinde hanım ses sanatçılarımızın, ses eforundan kaçınmaları gereklidir. Özellikle menajerleri, iş bağlantılarını bu bilinçle düzenlemelidirler. Gebeliğin son üç ayında ise, karın solunumu göğüs solunumuna dönüştüğünden, tüm şan çalışmaları kesilmelidir. Doğum sonu verilecek, özel solunum eksersizlerine erken başlanarak, karın solunumu tekrar düzgün hale dönüştürülmelidir.
Genelde bazı hormonların ses üzerine önemli etkileri bulunmaktadır. Böbrek üstü bezleri dış bölümleri (sürrenal korteks) hormonun fazla salgılanması, sesin şiddetini arttırarak çok güçleştirmektedir. Bu durum erkeklerde, kıllanma artımı ve sekse fazla düşkünlükte oluşturur. Buna karşın guatr bezinin tiroksin adlı hormonunun az salgılanması, sesin tiz perdelerinde yetersizliğe neden olmaktadır. Ancak yaş dönümüne giren kadın ve erkekte (menopoz –andropoz) oluşan seks hormonları yetersizliği nedeniyle,tiz sesde,doğal olarak bir ton çevresinde düşüklük izlenmektedir. Ses sanatçılarının yılda en az bir kere ses kapasiteleri denetlenmeli, önceki verilerine göre ses kapasitesinin tiz bölümlerinde izlenecek bir düşme karşısında endokrin (hormonla ilgili)bir check-up yaptırılmalıdır,Bu durum bir kalp sorunundan da kaynaklanabileceğinden, nadiren bir kalp uzmanına da gereksinim olabilir.
Repertuara yeni alınan bir eserin provası sırasında, bestenin tüm notalarının, solistin şan alanının ( tessitür) içinde kalmasının denetlenmesi önemlidir. Bu durumun sağlanması için, orkestra ve saz grubunun şefi, müzisyenlerine gereken nota trans pozisyonlarını yaptırmalıdır. Ancak genelde tek sesli olarak, 4 sesten söylenen türk sanat müziği kadın erkek karma korolarında, ses sağlığı açısından önerilebilecek tek çözüm, koro elemanlarının, bireysel şan alanlarının dışına taşan sesler sırasında susmaları olacaktır. Ses sanatçılarının, yılda en az bir kere, üç haftadan kısa olmamak koşuluyla bir tatil yapması gereklidir. En uygun ortam, yaz mevsiminde, ılıman çok sessiz ve sakin bir deniz kıyısı olacaktır. Bu tatilin başlıca amacı sesin mutlak dinlendirilmesidir. Günün büyük bir bölümü, televizyon izlemeden, roman, gazete okumadan, çevresiyle hatta telefonla bile konuşmadan, gözler bandla kapalı, bir şezlonga uzanmış konumda, sessiz yatarak geçmelidir. Uyku ve dinlenme dışında kalan süre ise, kültür fizik , yüzme, denizden çıkınca soğuk duş altında bedenin soğuğa alıştırılması gibi işlere ayrılmalıdır.
Kuşkusuz önerilen bu tür bir tatil, ancak yurt dışında gerçekleştirilebilir, Çünkü ülkemizde ünlü bir sanatçının, hayranlarının ve magazin basınının yakın ilgisinden, kendisini tümüyle yalıtlıyabilerek, bu tatili yapması ka- nımca olanaksızdır.
Henüz yorum yapılmamış.