Esendere Kültür ve Sanat Derneği

Ud(-i)-III

10.09.2017
2.481
Ud(-i)-III

Cinuçen Tanrıkorur’un “Biraz da Müzik” adlı kitabından alıntıdır

İki yazı önce başladığımız udun yapımına devam ediyoruz. Yaklaşık 36 x 47 cm ölçüsündeki armudi formlu tekneden sonra, sıra sap’ın takılmasına gelir. 19 veya 19.5 cm boy, ince tarafı  56 ila 58 mm genişlik, yine ince ucunda 13, geniş ucunda 26 mm kalınlıkta bir kesik silindirik koni formunda olan gürgen sap, tekneye, bunun sivri ucuna konmuş ‘dip takozu’ denilen eliptik koni aracılığıyla ve dip takozundaki dişi, sapın geniş ucundaki erkek olan bir kırlangıç kuyruğu detayı ile tesbit edilir. Bu tür birleşmenin amacı, gerili tellerin çekim gücüyle sapın ‘öne gelip’ telleri yükseltmesinin (dolayısıyla icrayı zorlaştırmasının) önlenmesidir. Ud almak niyetinde olan  okuyucularımıza  ikinci önemli tavsiyemiz, sapın gövdeyle birleştiği (teknik adıyla ‘tiz neva’) noktasında telle sap arasındaki mesafeyi 3 mm.den fazla olan udlara yaklaşmamalarıdır. Bu mesafenin 4 ila 5 mm arasında olduğu udlara ‘sapı atmış’ denir ve tamiri güç ve masraflıdır (benim udlarımda söz konusu mesafe 1.7 mm.dir) Yapıcı ve icracıların sapa yakın telden kaçınmalarının sebebi, çalınırken cızlama (veya çırpma) gerekçesidir ki, aslında bu konu yapım değil, çalma tekniği ile ilgilidir.

Udun sapının parmakların gezineceği üstteki düz kısmı, geniş ön kısmındaki kalınlığı 2, dar arka ucundaki kalınlığı 4-5 mm olan ,abanoz ağacından süssüz-desensiz bir klavye ile (tuş veya perdelik); avuç içine oturacak arkadaki basık yuvarlak kısmı ise, tekne ağacından kaplama ve filetolarla kaplanır. Sapın tekneyle birleştiği yuvarlak alt kısmına, tekne kuyruğuna doğru incelerek gelen dilim ve filetoların, birleşme yerindeki pisliğini kapatmak için de, sap yuvarlağını sardığı için ‘bilezik’ adı verilen, tekne ağacından 3 mm genişlik – 0.5 mm kalınlıkta bir kaplama yapıştırılır. Bazı yapıcıların at nalı gibi kalın ve kaba yaptığı, oysa ne kadar ince olursa o kadar zarif olan bileziğin cilası en sonda tekne ile birlikte yapılacaktır.

Sapın takılmasından sonra sıra, göğüs (veya kapağın) tekneye kapatılmasına gelir. Udun en önemli parçası olan kapak; kabaca 20 x 50 cm x 3 mm ölçüsündeki budaksız akçam (ladin) ağacından kesilip uzunlamasına simetrik olarak ve 1-3 mm genişliğindeki çok düzgün elyafının geniş olanları ortaya, ince olanları kenarlara gelecek şekilde yapıştırılmış bir elemandır. Tesviye sonunda 36 x 48 cm.lik armudi formuna ve 1.7-2.2 mm.kalınlığa getirilen kapağın üzerinde, biri büyük (8.5-9 cm çapında), ikisi küçük (4.2-4.4 cm çapında), teknenin iç cidarına çarpan seslerin geldikleri açıyla dışarıya çıkmasını kolaylaştıracak ‘kafes’ adlı üç delik bulunur. Bu deliklerle etrafındaki 2-3 şeritli sade fileto oyukları çizildikten sonra, önce fileto oyukları 0.5 mm. olarak kesici pergelle açılır, sonra da kafes delikleri delinir. Kapağın altında ise, ustadan ustaya az farkla değişen mesafe ve kalınlıklarda 7 adet balkon vardır. Ladin ağacından (suları uzunlamasına kesilmiş) 5-7 mm taban ve 3 ila 13 mm. yüksekliğindeki (kare veya dikdörtgen kesitli uçlarından tekneye yapışacak)yatık veya gibi, tellerini göğse verdiği (geriliyken 85kg/cm=lik) yükü teknenin yan duvarlarına aktarmaktır. Göğüsle teknenin yatık L.profilli birleşmesi fileto denen süs-fonksiyon elemanıyla kapatılır.

Şimdi sıra lütyelerin son zamanlarda klavye demeyi tercih ettiği, sertliğiyle ünlü abanoz ağacından yapılan, 36-37 cm. boy (iki parçalı) ve 2-5 mm kalınlığındaki ‘tuş’un (Fran.touche) takılmasındadır.Ud perdeliği gelenekte sapla göğsün birleştiği yere kadar yapılır, geniş olan alt ucu, göğüs oyularak yerleştirilen abanoz ağacından kalp motifli (ve tabii filetolu) bir parçayla bitirilirdi (bugün dahi ucuz olması bakımından udların büyük bir kısmı böyle yapılıyor). Unutulmamalı ki  tek, ikili ve üçlü açık-koyu renkli filetolar, zarif ve asil Türk udunun yegane süsü unsurudur. Teknesi-sapı-buguluğu sedef ve fildişi kaba kakmalarla doldurulmuş, ağaç oyma kafesine yazılar yazılmış bol süslü udlar Şam ve Kahire işi olup bizim udlarımızdan 2-3 misli daha ağırdır (Türk udiler bu tür udlara kamyon derler). Sazın sade (bu yüzden de hafif) olmasını tercih eden  Türk lutyelerin yaptığı udlarda tekne-sap-mızraplık bu sebeple süssüzdür. Çağdaş udların bir de ‘uzun kavyeli’ olanı vardır ki, ud virtüözü Şerif Muhiddin Targan’ın  (1892-1967) , piyanodan sonra üçüncü sazı olan viyolenselin  tuşundan mülhem olarak başlattığı bir uygulamadır ve bugün pahalı udlarda  oldukça yaygındır.Kalp motifli bitirme parçası yerine paralel genişlemeyle büyük kafese kadar uzatılan klavyenin amacı, kafese kadar ki ‘ileri’ pozisyonlarda göğsü parmak temasıyla sağırlaştırmadan, daha net ses almaktır.

Udun burguluk-burgular, cila, eşikler, kafesler, tel takımı ve akort gibi elemanlarıyla başlıca yapıcı ve icracılarına temas edeceğiz. (13 Kasım 1999)

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.