Esendere Kültür ve Sanat Derneği

Ud(-i)-V

10.09.2017
2.761
Ud(-i)-V

Cinuçen Tanrıkorur’un “Biraz da Müzik” adlı kitabından alıntıdır

Türk Musikisini en zarif ve asil halinde ifadeye muktedir Ney-Tanbur ikilisinin Osmanlı Sarayında da uda üstünlük kurması sebebiyle, 16 ila 19.yy.lar arasında sazımız itibar kaybına uğramış, aksine ona ‘sazların kraliçesi’ adını veren Araplarca baş tacı edilmişti (bu itibar el’an devam etmektedir).Tanbur ve ney musikisinin zevk ve estetik seviyesine çıkmaları mümkün olmayan Araplar, ud ve dümbelekle çaldıkları göbek dansı müziğinden, 20.yy. başlarında, Batı taklidi orkestra müziğine  sıçramışlardır ki bu –arabesk formunda- bizi de etkilemiştir. Musikiyi Tanburi Cemil Bey’in plaklarını dinleyerek öğrendiğini söylemiş olan Mısır’ın en büyük bestecisi udi M.Abdülvehhab’dan başka, Muhammed el’Kassapçi, Riyaz el’Sımbati ve Ferid el’Atraş’ın yanı sıra, Ş.M Targan’ın yetiştirmeleri olan (dolayısıyla Türk zevkini de tadabilmiş) Cemil ve Münir Beşir kardeşlerle Selma Şukur, Arap aleminin en ünlü udileridir. Bizim musiki tarihimizde de Farabi, Safiyyuddin ve Meragi gibi en büyük sanatçı-nazariyatçılarımızın, nazariyat çalışmalarına yardımcı olarak kullandıkları saz hep ud olmuştu.

Uda 19.yy. sonlarında Türk toplumunda yeni itibarını kazandıran, bu arada 6.bam telini de ilave eden, udi-viyolenselist Şakir Paşa’dır. Onu Nevres Bey izlemiş, onun arkasından da –farklı ekollerden- Ali Rif’at, Musa Süreyya, İbrahim Ziya (Özbekkan) Beyler, Şerif Muhiddin Targan, Selanikli Ahmet, Serop ve Küçük Sarkis Efendiler, Şerif İçli, Yorgo Bacanos, Şekip Memduh, Hrant Emre ve Kadri Şençalar gibi isimler gelmiştir ki, udu bir daha hiç azalmayacak bir aşkla Türk halkına sevdirenler, işte bu isimlerdir. Bu sanatkarları da klasik, fantezist-atılımcı ve piyasa tarzı gibi üç ana ekole ayırarak incelemek mümkündür. Nevres Bey’den Şerif İçli’ye kadar olanları klasik, Targan ve Bacanos’u fantezist-atılımcı, Selanikli Ahmed’den Kadri Şençalar’a kadar olanları da piyasa tarzı ekollerinde sınıflandırabiliriz. Klasik hariç, bu ekoller, saydığımız büyük isimlerin göçmesiyle ortadan kalkmış değildir. Önce gazino, klüp ve kasetlerin arabesk müziğinde en geniş oranda kullanılan piyasa tarzı müzik devam etmektedir. Fantezist-atılımcı tarzı, günümüzün konservatuarlı gençlerinin  büyük bir kısmı devam ettiriyor. Klasik tarzın son temsilcisi Cahid Gözkan ise kısa süre önce 93 yaşında vefat etti. Bu tarzın başka bir temsilcisini ven bilmiyorum; ekol kesilmişe benziyor.

Ş.M. Targan bazılarınca ‘en büyük ud virüözü’dür. Ancak bu aristokrat, udu piyano ve viyolensel etkisi altında  öğrendiği içini beste ve taksimlerini yabancı etkisinden kurtaramamış, ileri teknik olarak yaptıkları Türk halkınca benimsenmemiştir. O da bunu pek fazla önemsemediğinden radyoda çalmamış, Türkiye’de kaldığı süre içinde iki konserden fazla vermemiş, Batının majör-minör dizelerinde bestelediği, geniş aralıklara, 4’lü-5’li akorlara ve mızrap çevikliğine dayalı parçaları, tekniğini kavrayan kabiliyetli genç udilerce çalınmış, ama ne öğrencisi, ne de tarzını benimseyen bir takipçisi çıkmamıştır.

Bizce 20.yy.ın en büyük Türk udisi Yorgo Bacanos’dur. Onun da öğrencisi olmamıştır, ancak kendisine yaş bakımından yetişememiş olan gençlerimiz dahi, o sağ elin çıkardığı benzersiz ‘örse çekiç’ sesinin, o müthiş parmak baskılarının  ve Batının melodi anlayışıyla klasik Türk zevkini en zarif şekilde birleştiren o geniş varyasyonlu taksim kompozisyonlarının sırrını yakalayabilmek için plak ve kasetlerinin peşinde koşmuşlardır. Ve bu, yüzyılımızda hiçbir udiye nasib olmamıştır. Günümüzde bazı icracılar, Targan’a özenerek, udu gitar gibi akor ve arpejle çalma eğilimindedirler. Bir İspanyol gitarist, gitarında Hüzzam makamında taksim yapmaya kalkışınca nasıl komik olursa, bir udinin de udu “Batılılar da hoşlansı” diye akorlarla gitarlaştırarak çalması aynı şekilde komik olur. Tanzimattan bu yana  müzik kimliğini de kaybetmiş insanımız gitarlaşmış uda bayılırsa da, bu, sadece klasik asliyyetin peşinde olan Batılı için, ancak alaya alınacak bir hafiflikten başka bir şey değildir.

Bizim tanbur zevkine dayalı uslubumuz da gençlerin rağbet ettiği apayrı bir ekol olarak değerlendiriliyor. Şimdilik kendimle ilgili böyle mesleki bir konuda açıklamalarda bulunmamın yakışık almayacağı inancıyla, yeterince uzamış olan Ud bahsini burada bitirmek istiyorum. Gelecek yazıda, dünyadaki bütün müziklerin temeli olan ritm aletlerini ele alacağız nasipse..( 11 Aralık 1999)

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.